-Adınız soyadınız?
-Ragıp Tuğtekin
-Doğum yeriniz ve tarihi?
-İstanbul 1891
-Tahsil durumunuz?
-Mercan İdâdisi
-Asıl mesleğiniz?
-Nahiye müdürlüğünden emekliyim. Afyon Darülmualliminde Resim ve Beden Eğitimi öğretmenliği de yaptım. Çankırı Mevlevi Şeyhi Hüsamettin Hasip Dededen tambur ve musiki meşk ettim.
-Karagöz oynatmaya nasıl başladınız? Ustalarınız kimlerdir?
-Karagöz oyununa merak sarışım şöyle olmuştur: Ortaokul tahsilime devam ettiğim sıralarda Harbiye Nezareti Zat işleri Müdürü Halis Efendinin mahdumu olup, aynı daire mümeyyizlerinden , 328 (1912) de vefat eden devrin amatör üstat Karagöz oynatanlarından yine merhum hattat ve Karagöz tasviri kesicisi bulunan aynı tarihte ölen Nazif Efendinin gerek tasvir yaptığı gerekse merhum Tecelli Bey’in yalnız cülus ve veladet donanmaları gecesi toplantıya müsait olduğu devirde özel olarak (Ahmet Rasim, Mahmut Sadık, Hasan Bedrettin ve Nazif Efendiler ile şahıslarını, isimlerini hatırlayamadığım zevata) bir konak yavrusu olan evinin salonunda daima kurulu olan Karagöz perdesinde perde dışı, perde içi seyrettiğim Karagöz piyeslerinin şahsımda uyandırdığı merak ve heves olmuştur. Pek ziyade hürmet ettiğim Merhum Tecelli Bey’in Nazif Bey’e ait olan tasvirlerinin örneklerini mukavvaya çizerek ve sonra keserek boya ile boyar, bu tasvirleri o tarihte satışta bulunan Karagöz oyunlarını piyes ittihaz edip, komşu arkadaşlarıma oynatmakla başlamıştır. Münhasıran Karagöz oyunu lubiyatı ramazan gecelerine münhasır bulunduğundan devrin en büyük sanatkarları olan Kâtip Salih, Soğukçeşme Rufai Dergahı Şeyhi Fehmi Efendi, Sefer Mehmet (Camcı İrfan’ın ustası), Kantarcı Hakkı gibi üstatların (doğrudan doğruya iştirak etmemekle beraber), gerek perde dışı gerekse perde içinde tasvirlerin değneklere takılması, (Karagözcülerce el peşrevi denilen) perdeye sürülüşleri, müteaddit tasvirlerin piyes icabı olarak perdeye gelişleri, tasvirlere bağlı ya sol el parmakları arasında azami dördünün tutulması ki (bu tarzı ancak Tecelli bey merhum tatbik ederdi) hemen genellikle kullanılan ayna ve peş tahtasının, sanatkarın bulunduğu tarafında sırası ile delinmiş olan gözlere takılan ve çatal tesmiye edilen tahtaların bu deliklere tatbiki ve tasvir değneklerinin çatalların üstüne konmak ve sanatkarın göğsü ile perde arasında denkli olarak tutturularak rol alan tasviri iki eli ile oynatmak şekli zamanımıza kadar devam etmiştir. Karagöz oynatmama gelince: Amatör olarak arkadaşlar ile bazı toplantılarda yılda bir iki defaya münhasır olmak ve bu toplantılara bir çeşni katmak gayesi ile oynatırım. Ne umumi yerlerde ve ne de Halkevleri v.s gibi nim resmi yerlerde oynatmış değilim.
-Repertuarınızda hangi oyunlar var?
-Karagöz oyunları esas itibarıyla 10-12 yi geçmez. Bunların başlıcaları: Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin, Kanlı Kavak, Şairler, Tımarhane, Kanlı Nigar, Yalova Safası, Kağıthane safası, Ters Evlenme, İki Dessas (Cazular) veya Sihirbazlar imtihanı, Salıncak, Aptal Bekçi, Mandıra, Ağalık. Sonradan Karagöz oyunu ile pek ilgili görünmeyen ve Karagözcüler tarafından ilave edilmiş oyunlar vardır ki bunlar beni şahsen hiç alâkadar etmemişlerdir. Eski oyunlar meyanında Karagöz’ün sünnetliği (Hayal içinde hayal) oyunu yalnız Hayâl küpü Emin ağa tarafından oynatılmıştır. Seyrettiğim Karagözcüler arasında bu oyunu oynatana tesadüf etmedim. Arap köle, Yalan küpü, Masana, Ham Hum gibiler başlı başına oyun olmayıp oyun sürelerini uzatmak için Karagöz–Hacıvat muhaveresine ilave edilen ara muhavereleridir. Esasen yukarıda isimlerini zikrettiğim meşhur Karagöz oynatanların en ziyade sevdikleri ve önem verdikleri piyesler üzerinde durdukları meşhudum olmuştur. Bu arada Katip Salih Bey tarafından oyunu uzatmak için muhavere ile piyes arasına kantolar konmuştur. Bu şekil Katip Salih Beyin icadıdır. Tecelli bey daha ziyade Ters evlenme oyununu, Şeyh Fehmi Efendi Cazuları, Katip Salih Efendi Şairleri, Sefer Mehmet Efendi Tahir ile Zühre’yi oynatırlardı. Benim de ara sıra arkadaşların isteği üzerine oynattığım piyeslerin başında Ters Evlenme, Kağıthane safası, Yalova safası ve Kanlı Nigar oyunları gelir.
-Karagöz tasvirlerini kendiniz mi yapıyorsunuz?Bu sanatı kimden öğrendiniz?
-Zaman ilerledikçe mukavva Karagözlerin deriye intikâlini şöyle anlatayım. Bir gün Tecelli Bey ve Nazif Efendilerin huzurunda bulunurken bu fikrimi açtım. Nazif Efendi merhum, Tahtakale civarında bazı dükkanlarda hariçten getirilebilmiş ve temizlenince tasvir yapımına elverişli çarık derileri bulunduğunu söyledi, bu derilerden tedarik edip tedricen bunları çakı ve çivi ile nevreganlayıp yine o zaman şişeler ile satılan kırmızı ve mavi galibardalar ile boyamak suretiyle tasvir yapmaya başladım. Ve bu çalışma aralıklı olarak devam etti. Bu çalışma, memuriyetimi İstanbul’a tahvil ettikten sonraki 1940 yılından itibaren devamlı mesai sarf ederek bulabildiğim deve, dana derilerinden ve çeşitli nevreganlar ile on ila on iki bin arasında tasvir kestim. Son zamanlarda Balıkesir’de tanıştığım Kâzım Usta ismindeki bir saraç ustası istediğim şekilde deve derisi bulamadığı takdirde dana derilerinden bana göndermeye başladı. Hâlen çok ihtiyar durumda bulunan bu sanatkar daha ne kadar bu işte bana yardımcı olabilecek bilemiyorum. Otuz beş yıl içersinde esaslı ve bütün Karagöz oyunlarını oynatabilecek beheri 150-180 tasvir arasında üç koleksiyon vücuda getirdim. Bunların haricinde perakende olarak İngiltere, Almanya, İtalya ve Amerika gibi yerlerde meraklılara perakende olarak talebe göre 20-30-40 parça gönderdiğim gibi burada da son Karagöz oynatanlara istedikleri zaman tasvir yapmaktayım.
-Halen elinizde koleksiyonunuz var mı?
-Yukarda belirttiğim gibi yaptığım koleksiyonlardan biri Sayın Metin And’da, biri Yapı Kredi arşivinde, üçüncüsü Berlin’de bir kimya müessesesi sahibi olan bir Alman da bulunmaktadır.Halen elimde Karagöz oyunlarını oynatmaya kifayet eden 130 parçalık koleksiyonum var.
-Çırak yetiştirdiniz mi?
-Tasvir kesmek hususunda kendi isteği üzerine Mühendis Orhan Kurt’u istediğim şekilde yetiştirdim. Geçen yıl Kültür müsteşarlığınca kurs halinde açılmış olan çalışmada heveskâr arkadaşlar tedricen evvela tasvir yapma işine iştirak ettiler. Kurs devam ettiği takdirde tasvir yapma ve ilerde oynatma tarzını da programa dahil edeceğiz. Bu suretle yalnız Türk eseri olup dünya sanat çevresinde bu hususta varılan yargıya göre Türk seyirlik oyunları Karagöz dahil lubiyatın birbirinden ayrılmaz rüknü olan Ortaoyunu, hatta ipli kukla ve el kuklası gibi dallarının da yaşatılması ve ihyası programlaştırılırsa netice daha esaslı meydana gelebilir.
-Karagöz’ün yaşatılması konusundaki düşünceleriniz nelerdir?
-Karagöz’ün yaşatılması konusunda: Bugün için tasvir yapım ve oyunlarının mutlak olarak ne şekilde ne de piyeslerde değişiklik yapılmasını doğru bulmuyorum. Bugünkü gençliğin Osmanlıca Türkçesine ve Osmanlı edebiyatına terim itibarıyla yabancı oldukları göz önüne alınarak otorite zevat tarafından tedricen yeni nesle intikâl edebilecek tarzda yazılabilir. Ancak yine mutlak olarak Karagöz ve Hacıvat’ın eski şekli korunmak şartı ile erkek ve zenne tipleri üzerinde şekil değişiklikleri yapılabilir.
Ropörtajı yapan Nail Tan T.F.A No: 303 – Ekim 1974