Karagöz’de madde ve teknik

Hayâl oyunu suretleri kalın deriden ve bilhassa deve derisinden yapılır. Bir rivayete göre bu suretlerin deve değil düğe derisinden yapıldığı söylenmektedir. Halk arasında düğe kelimesi zamanla tahrif edilmiş ve deve şekline tebeddül etmiştir. Bu suretlerin boyları genellikle bir karıştan fazla olup çeşitli renklere boyanmıştır ve dana ve deve derisinden imali de mümkündür. Bununla beraber en makbülü merkep ve deve derisinden olanıdır. Fakat ayrıca mukavvadan yapılmış olanları da mevcuttur. Bunlar bezire batırılır. Şeffaflığı temin edilir. Ekseriya deve derisinin tercih edilmesinin sebebi şudur.
1) Işık tesiri ile renkleri perdeye aksettirmesi, şeffaf olması
2) Dayanıklı olması, (sıcağa mütehammüldür, eğilip bükülmez)
Deriyi şeffaf hale getirmek için muhtelif usuller vardır. Deri şeffaf hale bir geldikten sonra gerilir ve kurutulur. Deri nemli olursa işlemek için daha elverişlidir, daha kolay çalışılır. Onun için Sonbahar ve Kış bu işler için daha müsait mevsimlerdir. Tasviri kesmek için Nevrekan tâbir olunan ucu gayet keskin bir alet kullanılır. Muhtelif delikleri yapmak için ise demirden yuvarlak zımbalar vardır.
Evvela deri bir kütük üzerine serilir, verilecek şekil tesbit edildikten sonra Nevrekan ile kesilmeye başlanır; fakat derinin çarpılmaması için ters tarafından kesilir.
Kesilen suretleri boyamak işinde eski ustalar halılar için kullandıkları kök boyaları kullanırlarmış. Bunlar muhakkak ki kimyevi boyalardan daha sabit, güzel ve parlak görünürlermiş. Hatta eski oyunların meşale ile oynanması tasvirlere sürülen boyaların pişmesini ve de bu suretle de daha güzel görünmesini temin ediyormuş. Ayrıca meşalenin titreyen ziyası aynı zamanda eşhasa daha ziyade bir canlılık verdiğinden elektrik ziyasına bittabi müreccahtır.
Hayali en iyi cisimlendiren meşale, bir sahan, pamuk ipliğinden mamul dört parmak eninde fitil, zeytinyağı susam veya bezir yağı ile vücuda getirilir.
Dikkat edilecek bir başka cihet ise hararetten yağın ısınıp parlamaması için bir zinciri ara sıra sahanın içine sokmaktır. Bu zincir biraz sonra çıkarılır, yağ tekrar kızıştığı takdirde yine konur. Yani zincirin ışığı ayarlayıcı bir rolü vardır. Yalnız fitilin sabit kalması için üzerine ağır bir şey mesela bir taş koymayı unutmamak lazımdır.
Deve derisinden yapılmış eski tasvirlerin ortalama ağırlıkları 50 gram kadardır. Bunlar iki karış kadar boyunda ince değneklere takılarak beyaz bir perde üzerinde arkadan ışık yakılmak suretiyle oynatılır ve perdenin diğer tarafında oturanlara seyrettirilir. Suretlerin deriden ayrı ayrı kesilmiş elleri ve ayakları mafsallarından birer iplik düğüm ile bağlanmış olup kafaya ve ellerinin ucuna geçirilerek tahrik olunur.
Karagöz perdesi 1 X 1.20 ebadında dikdörtgen beyaz bir bezden ibaret olup bunun etrafına kalın bir kumaş geçirilmiştir. Bu perde iki duvar arasına gerilerek arka tarafında perdenin alt yanına gelmek üzere iplerle tahta bir raf asılır. Bu rafın üzerine konan bir sahan yahut çanak içine de mum parçalarından büyücek bir meşale yakılır. Hayali bu meşalenin önünde ayakta durarak iki eliyle tuttuğu değnekler vasıtasıyla bu şekillere hareket verir. Işık arkadan vurduğu için seyirciler değnekleri görmez.
Hayal perdesinde dekora tekabül eden unsurlar yoktur. Bu dekorsuz sahneye karagözcüler pirleri saydıkları Şeyh Küşteri’ye izafeten Küşteri Meydanı derler. Burası bir meydan yahut sokaktır. Perdenin sağ yukarı köşesi Karagöz’ün penceresini temsil eder. Hayal perdesi kemiyet alemi değil keyfiyet alemidir. Bu nokta onun en bariz vasfını teşkil eder. Primitiflerde olduğu gibi karagözde de mekan kaydı olmadığı gibi anatomi ve perspektif kayıtları da yoktur.
Karagöz tekniğinin temeli perde ile ışıktır. Loşluk ve titreklik ise tâlî elemanlardır. Karagöz sadece bir suret oyunu değil aynı zamanda ışık oyunu, mum ışığı oyunudur. Daha evvel de işaret ettiğimiz gibi elektrik ışığı beyaz, katı ve cansız bir ışıktır. Bu hal ise Karagöz’ün orijinalitesini bozmaya kafi gelir. Bir nevi sihre malik olan mum ışığı ise beyaz perdeye bir canlılık verir ve manalandırır. Gerçek birer sanatkar olan karagözcülerimiz suretler üzerine koydukları renklerle bu husustaki bilgi ve liyakatlerini teyit etmektedirler. Çünkü bu renkler güneş ziyası altında seyredilmek için değil, mum ışığında temaşası ayrı bir zevk olan ve ancak şeffaf olarak görüldüğünde çok güzel olan renklerdir. Karagöz suretleri delik deşiktir, ışığın bunlara kazandırdığı plastik değerlerden biri de deliklerdir. Karagözün yalnız kendine has bir anatomisi vardır ve bu delikler sayesinde kompleks şekiller vüzuh bulurlar.
Bu vesile ile şunu da belirtmek ve ilave etmek isterim ki; geçenlerde üstad Sabri Esat Beyin Yunanlıların Karagözü benimsemeleri hususunda haklı bir endişe duyarak bu mevzua temas eden bir yazısında dediği gibi; “Karagözün ciddi olarak ele alınması ve devlet eliyle ihyası yoluna gidilmesi” bizim de en büyük temennimizdir.

Dürrüşehvar Duyuran, Türk Folklor Araştırmaları Dergisi, Haziran 1959

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir