Karagöz perdesi (Köşe yazısı)

Geçen gün şair Sunay Akın’la söyleşiyorduk, birdenbire bana; “Biliyor musunuz Karagöz Çingeneymiş, araştırıyordum, öyle çıktı” demez mi. Bilmiyordum.
Böyle durup dururken şaşırtmaca soruları Ataç da sorardı. Demek Sunay Akın da konuşurken şaşırtıcı sorular patlatan kuşaktan.
Elimde, Cevdet Kudret’in “Karagöz” adlı yapıtının ikinci basımı var (Bilgi Yayınevi). Eşi İhsan Hanım, “Cevdet Kudret ailesinin derin dostluk duygularıyla…” diyerek yollamış… Teşekkürler, karşılıklı dostluklarla.
Kalın kitabı şöyle bir karıştırdım. Karagöz’ün de Hacıvat’ın da Çingeneliğine rastlayamadım. Bana göre Çingene olsa ne yazar, olmasa ne yazar!
Yıllar önce bir yazımda “Sen bir garip Çingenesin, gümüşlü zurna neyine gerek” yazmıştım da Çingene okurlar mektup üstüne mektup yazarak “Çingeneleri küçümsüyorsun” diye dünyayı burnumdan getirmişlerdi. Bir daha öyle şeyler yazmak mı, tövbe! Bir tartışacakları varsa Sunay Akın’la kapışsınlar, salık veririm.
Karagöz, herkes bilir ki bir gölge oyunudur. Uzakdoğu’dan kopup Batı’ya gelmiştir (Çin’den çıktığı söylenir) Çin’den çıkıp bizim Bursa’ya gelmiştir. Söylentiye göre Sultan Orhan (1324 – 1362) döneminde Bursa’da bir cami yapımında Karagöz demirci, Hacıvat da duvarcı olarak çalışmış. Durmadan ince alaylı konuşurlarmış, bu konuşmalar çalışanların işlerini aksatırmış. Sultan Orhan tutmuş ikisini de astırmış.
Evliya Çelebi bu, böyle öyküler duyar da karışmaz mı, karışır. Hayali oldukça geniştir, durmadan döşenir. Karagöz’le İstanbul Tekfuru Konstantin’i bile arkadaş eder.
Bizim çocukluğumuzda Ankara başkentti, ama Karagöz yoktu. Bir gün “Karagöz geldi” dediler. Ulus alanındaki Halk Sinemasına dolduk. O yıllarda Ankara’da iki tane sinema vardı; biri yeni, diğeri Halk. Kaç yaşındaydım bilmiyorum ama gölge oyununu ilk defa görüyordum.
Kim oynatmıştı Karagöz’ü? Naşit mi, Hazım Körmükçü mü, onu da bilemeyeceğim. Pek hoşlanmadım desem doğrudur.
Şehzadebaşı’nı, Direklerarası’nı bilenler coşuyorlardı. Devrin 30 – 40 binlik Ankarası. Şimdi kaç milyon? Ramazanlarda Karagöz de oynatıyorlardır, Hacıvat da.
Son yıllarda Hayâlî Küçük Ali radyoda, televizyonda sahnede çok Karagöz oynatmıştır, ama bizim çağımız geçti.
Şairlik dönemimizde Karagöz – Hacıvat ağzıyla birbirimizle dalga geçerdik. Aramızda bu işi en iyi bilen Orhan Veli’ydi. Elini kulağının ardına koyar “Hay Hak” diye başlardı:
Sâki ele al câm-ı safa dem yenilendi
Dillerde elem kalmadı âlem yenilendi
İzin tozunu didelerim eyledi revnak
Ko acımasın yâreme merhem yenilendi.
Burada Karagöz’ün de Hacıvat’ın da klasik bir gazeli vardır, hemen söylenir ve tekerlemeye geçilir.;
Seyredip dikkatle bak yârâna karşı perdemiz
Açılır güller gibi handana karşı perdemiz
Oniki bend ile böyle bir çâr gûşedir
Rabt olur bir canibe meydâna karşı perdemiz.
Orhan Veli bunları söylerken Karagöz oynatmasa bile oynatıyormuş gibi keyiflenirdik. Şair, şiirinde yararlanacağı her sözün tadını, tuzunu çıkarmalıdır. Gölge oyununa boşuna ibret perdesi dememişler. İbret alınacak çok şey vardır. Cevdet Kudret Hoca’nın kitabı çok şey veriyor.

Mehmed Kemal – Cumhuriyet Gazetesi – 27 Mart 1993

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir