Şehrengiz Dergisi Röportajı

Şehrengiz dergisi
Şehrengiz Dergisi – Temmuz 2010

Hayali Emin Şenyer’i bize tanıtır mısınız?

Hayâlî Emin Şenyer Karagöz sanatına gönül vermiş, bu sanatı icra etmeye ve gelecek nesillere aktarmayı kendine görev edinmiş bir kişidir.

Nasıl bir heves ya da merak sizi Karagöz tasvirine itti?

Karagöz sanatımız ile önce hobi olarak ilgilenmeye başladım. Daha sonra bir gün Büyük Karagöz ustalarımızdan Metin Özlen bey ile tanıştım, Metin Özlen Bey bana yardaklık (asistanlık) teklif etti, uzunca bir süre ustamın yanında yardaklık yaptıktan sonra bir gün TRT televizyonlarının yaptığı bir röportaj sırasında ustam beni Hayali olarak ilan etti ve ben profosyonel olarak Karagöz oynatmaya başladım.

Sizin asistanlığınızı yapan bir öğrenciniz var mı? Ve Karagöz oynatım kursları düzenliyor musunuz?

Evet, benim asistanlığımı yapan öğrencim var. Ben Karagöz oynatım kursları düzenlemiyorum, zira Karagöz sanatımız kısa süreli kurslarda öğrenilebilecek kadar basit bir sanat değil, ancak usta çırak ilişkisi içinde ve uzunca bir süre çalışılarak öğrenilebilecek bir sanat. bazen üniversiteler beni oynatım kursu vermek için davet ederler, tabii ki bu tür davetlere gidip kurs veriyorum ama daha önce de belirttiğim gibi bu tür kurslarda sadece amatörce karagöz oynatmak öğrenilebilir. Bu sanatı tam olarak öğrenebilmek için mutlaka bir usta yanında çalışmak gerekir.

Karagöz tasvirlerini hazırlamak zor mudur? Karagöz nasıl bir ortamda oynanır?

Karagöz tasvirlerini yapmak belli bir bilgi ve beceri ister. Elbette ki dünyada zor diye bir şey yoktur, öğrendikten sonra her şey kolaydır. Öncelikle deri kazınır, yapılacak olan tasvir derinin üzerine çizilir, kesilir ve nevregan adını verdiğimiz kesici/delici bir alet ile iç hatları delinir, boyandıktan sonra eklem yerleri birbirine bağlanır ve sopa takılacak delik delinir. Artık tasvirimiz oynatıma hazırdır. Karagöz loş veya karanlık bir ortamda oynatılır. Gölge oyunu olduğu için aydınlık bir ortamda oynatılırsa tasvirler perdede görünmez.

Emin Bey şimdiye kadar pek çok festivale katıldınız. Farklı ülkelerde gösterilerde bulundunuz, farklı milletlere Karagöz ve Hacivat’ı, Türk gölge oyununu tanıttınız. Niçin yurtdışından böyle bir ilgi var sizce?

Evet, Yutdışında pek çok festivalde Karagöz oynattım, gülsek mi ağlasak mı bilemiyorum ama Karagöz sanatımız yurtdışında Türkiye’de olduğunundan daha çok tanınıyor. Özellikle Avrupa ülkelerinde insanlar kültüre ve sanata daha çok ilgi gösteriyorlar. Bu da sanıyorum eğitimle ilgili bir mevhum.

Eskiden Karagöz ve Ramazan ayı birbirinden ayrılmaz idi. Hala da öyle. Bize sizin ramazanlarınızın nasıl geçtiğinden bahseder misiniz?

Ramazan aylarında Karagöz’e ilgi çok daha fazla oluyor, hatta ramazan ile karagöz özdeşleşmiş bile diyebiliriz. Bizim ramazanlarımız da Karagöz sanatımızı daha çok sergileme imkanı bulabildiğimiz bir zaman dilimi olarak geçiyor.

Hacivat ve Karagöz hakkında, kimler olduğu konusunda ve öldürülmeleri ile ilgili çok da net olmayan hikayeler var. Bir de sizden dinlemek isteriz Karagöz ve Hacivat kimdir, nerelidir, hangi dönem de yaşamışlardır ve neden öldürülmüşlerdir?

Karagöz hacıvat hakkında bildiklerimizin hepsi birer rivayetten öteye gidememektedir. Bu kişilerin yaşayıp yaşamadıkları hakkında net bir bilgimiz yok ne yazık ki. Yaşayıp yaşamadıklarını bilemediğimiz iki insanın öldürülmeleri diye bir mevhum da olamaz doğal olarak. 18 Yüzyılda Şeyh Küşterî Bursa şehrine göç etmiş ve günümüzde karagöz’ün mezarı olarak bilinen yere bir kitabe dikmiş, o tarhiten sonra zaman içinde orası karagöz’ün mezarı olarak kabul edilmiştir. Karagöz hakkında en çok bilinen rivayet Sultan Orhan döneminde Bursa’sa Ulu Camii’nin yapımı esnasında işçi olarak çalıştıkları ve inşaatın yavaş ilerlemesinden dolayı idam edildikleri üzerine olan rivayettir, oysa bilindiği gibi Ulu Camii Sultan Orhan dönemide değil, Yıldırım bayezid döneminde yapılmıştır.

Karagöz oyunundaki tiplemeler nasıl ortaya çıkmıştır? Onların da Karagöz ve Hacivat gibi hikayeleri var mıdır? Mesela Tuzsuz Deli Bekir, Çelebi, Kanlı Nigar, Matiz vs vs.

Karagöz oyunları ortaya çıktıktan sonra Osmanlı’nın büyümesi sonucunda Osmanlıya dahil olan her etnik grup zaman içinde karagöz perdesinde yerini almıştır. bazen de toplumun hafizasında yer eden bazı kişiler Karagöz perdesinde kendine yer bulmuştur. Bunun en belirgin örneği Tuzsuz Deli Bekir‘dir, Tuzsuz Deli Bekir, gerçekten yaşamış olan Bekri Mustafa’nın karagöz perdesindeki izdüşümüdür.

Sizce Geleneksel Türk kültürünün yeniden canlandırılabilmesi için neler yapmalıdır?

Eskiden her evde karagöz oynatılırmış, babaanneler, anneanneler torunlarına Karagöz oynatır ve karagözü bir eğitim aracı olarak kullanırlarmış. Bu uygulama günümüzde ne yazık ki ortadan kalkmıştır. Eğer bu ailelere bu alışkanlığı yeniden kazandırabilirsek karagöz sanatımız eskiden olduğu gibi saygın ve de yaygın bir hâl alabilir. Yoksa bir kaç haftalık kurslarla Karagöz sanatçısı olduğunu zanneden insanların sayısının artması karagöz sanatımızın daha çok ilgi görmesini sağlamaz.

İleriye dönük yeni projeleriniz, daha da yapmak istedikleriniz var mı?

Elbette, yapmak istediğim daha pek çok proje var. Ama en önemli amacım yukarıda da belirttiğim gibi her evde Karagöz oynatılması için ailelere bu sanatın ne kadar önemli bir eğitim aracı olduğunu anlatabilmek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir