Son derece gülünçlü ve taklitli
(Komedi 4 perde)
K.M.VASIF
İstanbul Tefeyyüz Kütüphanesi
1933
İstanbul Nümune Matbaası
OKUYUCULARIMIZA
Karagöz oyunları çok eski milli oyunumuzdur. Bunlar hakkında çok kitaplar yazıldı ve basıldı. Fakat biz bunları klasik bir şekilde ve kendi hususiyetlerini muhafaza etmek şartile yazdık. Kitaplarda temin edilen en büyük muvaffakiyet muhtelif cinsten adamların konuşmalarının şivelerini muhafaza etmek suretile yazılmış olmasıdır.
Meselâ Arabı, Acemi, Rumu, Ermeniyi, Çerkezi, Boluluyu velhasık herkesi kendi şivesi üzerine konuşturduğumuzdan imlâlar o suretle tahrif edilerek yazılmıştır.
Karagöz
AHÇI BAŞI
Komedi 4 Perde
OYNAYANLAR
Karagöz — Komik bir adam
Hacıvat: — Köy Kahyası
Memiş ağa — Bolulu ahçı
Sulu Hasan – Sırık Hamalı
Mordahay — Sırık Hamalı
Kukulatos – Un tüccarı
Veli Baba – Tiryaki
Mestan Ağa – Rumelili
Cilve Hanım — Sokak Kadını
Bekri Mustafa – Bir Kabadayı
Karagöz kadın kıyafetinde, Karagöz ahçı kıyafetinde vs.
BİRİNCİ PERDE
Hacıvat şarkı okuyarak gelir
Aaa…h
Afet misin ey suh-i şeref-razı
Sermesticünun etti beni busidihanın
Meftunu iken ben o nezaketli lisanın
Sermesticünun etti beni busidihanın
Hay Hak!…
Beni candan sevene yar olurum
Koncama göz dikene har olurum
Görmesem zatini bizar olurum
Seni bir lâhza feramuş edemem
Demem şudur ki efendim, derdimin ortağı, aklımın kafadarı Karagözüm şuracığa geliverse de hoşça bir sohbet etsek… O söylese ben dinlesem, ben söylesem o dinlese… Biz seyreden hanım ve beyefendiler de zevkiyab olsa…
Ah bana bir eğlenceee, aman bana bir eğlence… Aman bana bir eğlenceee (Daha çabuk söyler) Hay yar bana bir eğlence … Amana, aman, medett..
(Karagöz sokağa fırlar, Hacıvat’a hücum eder, kavga başlar, biraz sonra Hacıvat kaçar)
Karagöz: (yalnız) Vay mendebur musibet vay, ulan bu her akşam çekilir mi be, evde karıdan, sokakta da bu heriften bıktım artık, usandım. (Hacıvat gelir)
Hacıvat: Karagöz merhaba
Karagöz: Karnaksı (Hacıvat’a tokat atar, Hacıvat kaçar, tekrar gelir)
Hacıvat: Canım Karagöz ben seni arzuladım da onun için geldim. Sen ise damdan düşer gibi üzerime saldırıyorsun. Ne zaman adam olacaksın.
Karagöz: Ulan bir kere de zırıltısız gelsen olmaz mı, evde karı sokakta sen… Nedir benim sizden çektiğim
Hacıvat: Anladım, sen bu akşam gene öfkelisin, mutlak bacıya sıvanıp zılgıtı yemiş olmalısın
Karagöz: Bacaya çıkıp zıkkımı sen yemişsin, kerata (Tokat atar, Hacıvat kaçar ve gelir)
Hacıvat: Canım lakırdıyı neden ters anlıyorsun, karı ile kavga etmiş olmalısın, demek istiyorum
Karagöz: O her günkü şey
Hacıvat: Sebebini sorabilir miyim?
Karagöz: Sebebi ne olacak ulan, sebebi yokluk, her şeyi istiyor, bende ise para nanay.
Hacıvat: Kabahat sende. Karına sözün geçmiyor, ben senin yerinde olsam, param yok dediğin zaman dinlemez de dırıltı yaparsa elime bir kızılcık değneği alıp şöyle: çat, çat, çat yapıştırırım (Karagöz’e üç tokat atar)
Karagöz: (Yüzünü buruşturur) Doğru söylüyorsun ama o dayak yiyecek kar mı? Sonra çocuğun oturağını kapınca kafamda parçalar
Hacıvat: Yazık, yazık, senin gözünü hakkile yıldırmış
Karagöz: Yok ulan Hakkı ile falan yıldırmadı, Hakkı da kim oluyor, bizde Hakkı isminde kimse yok.
Hacıvat: Anlamadın, seni iyice yıldırmış demek istiyorum
Karagöz: Öyle
Hacıvat: Sen benim dediğimi bir tecrübe et, değneği kap, şöyle: pat, çat, yapıştır (Karagöz’e birkaç tokat atar)
Karagöz: (Tekrar yüzünü ovalar) Pekiyi ya ama yine çenesini tutmazsa
Hacıvat: Sen de tekrar, pat, çat, pat (Karagöz’e tokatlar atar), tekrar döversin
Karagöz: Anladım, demek ki o zırladıkça ben de böyle (Hacıvat’a birkaç tokat atar), pat, çat, pat, çat, tepelemeliyim. (Hacıvat kaçar), vay kuyu çengeli kıyafetli herif, haline bakmıyor da kurnazlıkla bana tokat vuruyor, ne ise defolup gitti, ben de köşe pencereme çekileyim, bakalım ayinei devran ne suret gösterir (gider)
(Aşağıda Bolu şarkısını okuyarak memiş gelir)
Armut dalda sıra sıra
Gız kaçarsa Mısır’a
Ben de gidem peşi sıra
Gozum bize Bolulu dirler, gaymağı balla yirler, hongur da hongur, hongur de hongur (Oynar, sonra da şu beyiti söyler)
Bah sevdiceğim Kezbanın on dört yaşı vardır
Kuzguni siyah benleri hem de kaşı vardır
Gerdanlığını boynuna takmış mavi boncuk
Kan kırmızı parmakta yüzüğün taşı vardır
Han denlü açıktır kapısı ayen ağanın
Dünya yese bitmez bereketli aşı vardır
Hiç böyle gonuk dertlisi yoktur bu şehirde
Ekmek yer evinde gatu çok oynaşı vardır
Bir top bezi sarmış koca püskül uğarmış
Koyde gezirin gubbe gadar bir başı vardır
Hacıvat: (Gelir) Vay memiş Usta, hoş geldin safalar getirdin
Memiş: Vay Hacımat sen müsün, hoş götdük sefa götdük
Hacıvat: Ayol nerdesin Beyazıt’taki dükkanı kapamışsın, seni çok aradım, yerini hiç bilen yok
Memiş: Ah, Hacıvat gardaşum, başuma gelenleri heç sorma, başuma gelen şeyler bişmiş gazun başına gelmemüştür
Hacıvat: Hayrola ne oldu, ne bitti bakalım
Memiş: Dukkanın ayluğunu arturdular, mal pahalaştu, çırak gündeliğü de caba ona keza, dayanduk, dayanduk emme en sonunda hepten yıkılduk
Hacıvat: Vah, vah, demek iflas edip dükkanı kapattın
Memiş: Elbette, iflas ettüm Hacımat, bi yandan veresüye ocağımı baturdu, öbrü yandan zarar ettüm, bülüün yaa buna dağ olsa dayanır mı
Hacıvat: ee, sonra ne yaptın?
Memiş: Nideceğüm, alacahlular gapuma dalaşmağa başlayunca ben de dukkanı gapadup gaçtım memlekete
Hacıvat: Zavallı Memiş Usta, perişan oldun desene
memiş: perişanluk da söz mü ki, kökten harap oldum, memlekette can gozu ile bacıya, çoluk çocuğa kavuştuk, sıla adamın gısmetünü açarmış diyerler, ondan kelli memlekette beş ay kadar kaldık. Kaldık emme canım da ümüğüne ulaştu, bahtım ki bu yol çıkmaza varıyor, babadan galma bürücük tarlamu köyün fakusuna tehrün ettim, üç beş kuruş alunca da hadi İstanbulun yolunu tuttuk
Hacıvat: Pekala şimdi ne yapmak fikrindesin?
Memiş: Nideyüm, eldeki mangırlar uçmadan bir dukkan bulup dıhılmak istiyom.
Hacıvat: Memiş usta kısmetin varmış, bana tesadüf ettin, elimin altında bir dükkan var, Takımları ve her şeyi hazır, kirası da çok değil, semti Tophane’dir, Bakalım talihini biraz da bu semtte tecrübe et, orası esnaf ve bekar yatağı bir yerdir, dükkana iyi bakar ve güzel idare edersen para kazanır ve zararını da çıkarırsın.
Memiş: Aman Hacımat, sen bülüsün, şu dukkanı bana kotar, ayluğu için yüzünü kara etmem, Üç aylık peşin verürüm, hemen temessüğünü yap
Hacıvat: Para hususu kolay, evvela bir dükkanı gör
Memiş: O kolay Hacımat, ille ve lakin senden başka bir ricam daha vardır
Hacıvat: Ne gibi
Memiş: Sen bülün a, hani ben her gün duhhanda dıhılıp galamam, masraf içün öte beri pabuç çalarum, yamacuma eli yüzü usturuplu bir çırak isterüm
Hacıvat: O da kolay, karagöz isminde bir arkadaşım var, elinden her şey gelir, işgüzardır, ben onun gönlünü eder ve senin yanına veririm
Memiş: Essik olma hacımat
Hacıvat: Ben onu sana yollarım, haydi şimdi gidip dükkanı görelim
memiş: Haydi varalım.
Giderler, perde kapanır