Tag Archives: Karagöz ve Bursa

Karagöz ve Bursa

Karagöz konusunda bilinen yaygın yanlışlardan bir tanesi ve en yaygın olanı da Karagöz ve Hacıvat’ın Bursa’da yaşamış kişiler oldukları bilgisidir. İlkokuldan itibaren hepimize öğretilen bilgiye göre Karagöz ve Hacıvat Sultan Orhan döneminde Bursa’da Ulucami’nin inşaatında çalışmış iki işçidir. Karagöz demirci ustası, Hacıvat ise duvarcı ustasıdır, inşaatın yavaş ilerlemesinden sorumlu tutuldukları için Sultan Orhan tarafından idam ettirilmişlerdir. Neresinden tutsak elimizde kalan, bilimsel hiç bir tarafı olmayan bir bilgidir bu, açıklamaya çalışalım;..

Bursa Ulu Camii girişi, tarih 1399
Bursa Ulu Camii girişi, tarih 1399

Öncelikle Sultan Orhan (Orhan Gazi) ve Bursa Ulucami ilişkisine bakalım, 2. Osmanlı Sultanı Orhan Gazi 1281 – 1362 yılları arasında yaşamıştır, Ulucami ise 1. Bayezid (Yıldırım Bayezid) tarafından 1396 – 1400 yılları arasında yaptırılmıştır. Yani Ulucami’nin inşasına Sultan Orhan’ın vefatından 32 yıl sonra başlanmıştır. Dolayısıyla bu bilgi gerçek olamaz.

Bursa Crown Plaza Hotel’de yaptığımız karagöz gösterisi, gösteri öncesi (yukarıda) ve gösterimiz (aşağıda)
Bursa Crown Plaza Hotel’de yaptığımız karagöz gösterisi, gösteri öncesi (yukarıda) ve gösterimiz (aşağıda)

Prof. Metin And “Geleneksel Türk Tiyatrosu” adlı eserinde şöyle yazmaktadır; “Bir tartışma konusu da Karagöz ve arkadaşı Hacıvat’ın yaşamış gerçek kişiler olup olmadığıdır. Gölge oyununun bu iki kahramanı halkın gönlünde yüzyıllarca öyle yerleşmişlerdir ki, halk onları gerçekten yaşamış kişiler olarak görmek istemiştir. Bu bakımdan bir takım söylentilerde onların gerçekten yaşadıkları ileri sürülmüştür. Bu söylentilerden biri Sultan Orhan çağında Hacıvat’ın duvarcı Karagöz’ün demirci olduğu, söyleşmeleriyle öteki işçileri oyaladıkları, bu yüzden cami yapımının gecikmesi üzerine de Sultanın onları ölümle cezalandırdığı yolundadır. Bu söylentinin dört çeşitlemesi vardır.”

Kaynak: Geleneksel Türk Tiyatrosu, Metin And, Sayfa 285, Bilgi yayınevi, 1969

Fransız ARTE Tv kanalında Yayınlanan Belgeselimiz

Geleneksel Türk Tiyatrosu konusunda araştırmaları ile bilinen Selim Nüzhet Gerçek’in “Türk Temâşâsı – Meddah – Karagöz – Ortaoyunu” adlı 1942 yılında yayınlanan eserinde Bursa’da Karagözün mezarı olarak bilinen mezar hakkında yazdıkları da çok dikkat çekicidir. “Hazır Bursa’da iken karagözün kabrinden de bahsedelim. Eskiden beri Bursa’da halk arasında karagöz’ün kabrinin Çekirge’ye giden yol üstündeki mezaristanda olduğu rivayeti mevcut imiş. Hayâlî Mustafa Tevfik Efendi isminde bir zat ve Bahri dergahı şeyhi bu rivayetten başka ellerinde hiç bir delil olmadığı halde 1892 (Hicri 1310) tarihinde Karagöz namına bir taş dikmeye teşebbüs etmişler ve bu teşebbüslerinde de muvaffak olmuşlardır. Bunun bize kazandırdığı yegâne şey muzikai humayundan müteakiden 1312 (Hicri) tarihlerinde Üsküdar’da irtihal eden ve şiirde mahlası Kemterî olan Raşit Ali Efendi’nin taşa hakkolunan, karagözün mânayi tasavvufisini izah eden güzel bir şiiri olmuştur.

Nakş-i sun’un remz eder hüsnünde rü’yet perdesi
Hâce-i hükm-i ezeldendir hakikat perdesi
Sîreti sûrette mümkündür temâşa eylemek
Hâil olmaz ayn-i irfâna basiret perdesi
Her neye imân ile baksan olur iş âşikar
Kılmış istilâ cihâna hâb-i gaflet perdesi
Bu hâyal-i âlemi gözden geçirmektir hüner
Nice kâra gözleri mahv etti sûret perdesi
Şem-i aşka yandırıp tasvir-i cismindir geçen
Âdemi âmed-şüd etmekte azîmet perdesi
Hangi zılla iltica etsen fenâ bulmaz acep
Oynatan üstâdı gör kurmuş muhabbet perdesi
Dergeh-i Âl-i abâda müstakim ol Kemterî
Gösterir vahdet elin kalktıkça kesret perdesi.

Bu taş kırılmış olarak Bursa müzesinde muhafaza edilmektedir.”

Kaynak: Türk Temâşâsı, Meddah, Karagöz, Ortaoyunu; Sayfa 61, Selim Nüzhet Gerçek, Kanaat Kitabevi 1942

Selim Nüzhet Gerçek’in kitabından öğrendiğimize göre Karagöz’ün mezarı olarak bilinen yer, 1892 tarihinde iki işgüzarın oraya bir mezar taşı dikmesiyle oluşturulmuştur. Yani gerçeklikle bir ilgisi olamaz.

Karagözün Bursa çekirgedeki mezar taşı
Bursa Çekirge’de karagöz’e ait olduğu iddia edilen mezar taşı

Eski dile “Galat-ı meşhur, lugat-ı fasihten evlâdır” diye bir söz vardır, herkesin yaygın olarak bildiği bir yanlış bilgi, doğru olduğu halde az bilinen doğru bilgiye tercih edilir anlamına gelebilecek bir söz. Doğru olan davranış, yanlış olan bilgiyi doğruymuş gibi tekrarlamak yerine, onun yerine doğru olanı koymak olmalıdır.

Benzer gösterilerimiz: Akşehir, Antalya, Balıkesir, Bartın , Bodrum, Bursa, Çankırı, Dalyan, Derik, Edirne, Eskişehir, Giresun, İzmir, Kahramanmaraş, Kapadokya, Karabük, Kayseri, Nevşehir, Ordu, Sakarya, Samsun, Uşak