Tag Archives: Karagözde Muhavere

Karagöz’de Muhavere

Biliyoruz ki bir Karagöz oyununda üç ayrı bölüm vardır: mukaddime, yani giriş veya öndeyiş, muhavere yani söyleşme, ve fasıl yani oyunun kendisi ve olaylar dizisi.Genel olarak Muhavere Karagöz oyununun iki baş kişisi olan Karagöz ile Hacıvat arasında geçer. Genel olarak diyorum çünkü daha aşağıda göreceğimiz gibi ara muhaveresinde iki kişiden daha çok kişiler bulunmaktadır. Muhaverelerin fasıldan ayrılığı, birincinin salt söze, olan olaylar dizisinden sıyrılmış, soyutlaştırılmış oluşuna dayanır. Bunların görevi Karagöz ve Hacıvat gibi iki baş kişinin kişiliklerini özelliklerini, gerek ses, gerek yaradılış ve yetişiş bakımından birbirlerine karşıt düşen özelliklerini tanıtmaktır. Bu bakımdan orta oyununda Pişekar ile Kavuklu arasındaki tekerleme ile aynı görevdedir.

Karagöz üzerine birer kitap yazmış olan Selim Nüzhet Gerçek, ve Nurullah Tilgen muhaverelerin belli başlılarının adlarını vermişler fakat bunların konularını açıklamamışlardır. Selim Nüzhet Gerçek şu adları vermiştir: Akıl, babam öldü, Bekçi, bilmece, çamaşır ipi, çevre, gel geç, hasta, hayır hiç, iftar, isim değiştirme, kul, külbastı, masana, mektup, musiki, nasihat, nazire, rüya, seyahat, turşu, yazma, zurna. Nurullah Tilgen’in kitabında yer alan muhavere adları sayıca daha kabarıktır. İşte şu muhavere adları yer almıştır: Ağalık, akıl, Arap köle, asma, ayrılık, babam öldü, eczane, bekçi, bilmece, ciğerci, çamaşır, çevre, doktorluk, düğün, emanet para, esas hayal, gel geç, Hacıvat’ın kızı, ham hum, hasan efendi, havuz, hayır hiç, iftar, iktisat, itibar, kayık, kul, külbastı, Kütahya, mangiz, masana, meddah, mektep, muayene, musiki, nasihat, nazire, ölüm, rüya, saat, sahte hasta, Sarıyer, seyahat, turşu, üç güller, yağlı börek, yalan, yazma, turna.

Muhavereleri konuları ve biçimleri bakımından çeşitli ayrımlarda inceleyebiliriz. Bunlardan başlıcası fasıl ile ilintisi olmayan muhavereler ve fasıl ile ilintisi olan muhavereler diye ikiye ayrılmasıdır. Muhavereler çoğunlukla fasıldan yani oyunun kendisinden bağımsızdır, ancak bir iki muhavere ile fasıl arasında konu birliği bulunabilir. Örneğin Hayâlî Memduh’un “Karagöz’ün evlenmesi yahut üç sevdalılar” adlı oyununda muhaverede Hacıvat Karagöz’e kaçan karısının yerine bir başkasıyla evlenmesini öğütler ve böylece muhavere ile fasılın konuları birbirlerine bağlantılıdır. Yine Hayâlî Memduh’un “Salıncak safası” oyununda muhavere bir iş tutmak üzerinedir, nitekim fasıl ile bağlantısı vardır, iş olarak salıncak işletirler. Ritter’in yayınladığı “Yalova Safası”ndaki muhaverede Karagöz’ün ailesiyle gezinti yerine gideceği geçer, fasılın konusu da böyledir. Bir de “kayık” oyununda bir ek muhaverede denizcilikle ilgili terimler sayılır. Bazı muhaverelerde muhaverenin kendi konusu bittikten sonra muhaverenin sonunda fasılın konusu üzerine açıklama yapılır. Örneğin “Ferhat ile Şirin”in geleneksel muhaveresi Hacıvat’ın müzik terimleri üzerine bilgiçliğine dayanır, fakat sonunda Hacıvat Ferhat ile Şirin efsanesini Karagöz’e anlatır. Fakat bu gibi birkaç örnek dışında muhavereler ve ara muhavereleri fasıl konusundan ayrı ve bağımsızdır. Bu bakımdan istenildiği gibi uzatıp kısaltılabildiği gibi bir başka muhavere ile yer de değiştirebilirler.

Bilinegelen en alışılmış muhaverelerin dışında bir takım muhavere türleri de bulunur. Bunların kendine göre bir biçimi tartımı vardır. Örneğin Gel-Geç muhaveresi de Karagöz ile Hacıvat arasında geçmekle beraber öteki muhaverelerden değişik bir yolda gelişir. Bunun iki örneğini Ritter’in yayınladığı “Kanlı Nigar” ve “Sünnet” oyunlarının muhaverelerinde buluruz. Sünnet oyunundaki Gel-Geç muhaveresinin bir özelliği perdenin içinde kurulan küçük bir hayal perdesinde küçük boy Karagöz ve küçük boy Hacıvat arasında yapılmış olmasıdır. Nitekim bu oyunu Hayâlî Memduh “Karagöz’ün sünnet olması veya Hayâl içinde Hayâl” diye adlandırmıştır. Bu muhavere sırasında büyük Karagöz’ün de söyleşmeye katıldığı olur. Bu türlü bir başka muhavere de çifte Karagözlü muhaveredir. Bunda iki Karagöz karşılaşırlar, ikisi de karagöz olduğunu iddia ederek birbirlerinin söylediklerini tekrar ederler, araya Hacıvat girer, sonunda ikinci Karagöz kovulur ve Karagöz ve Hacıvat muhaverelerine başlarlar. Bu Ritter’in yayınladığı “bahçe” oyununun başında vardır. Bu Ortaoyununda başvurulan bir ustalık gösterisi olup buna “Çifte Kavuklu Oyunu” adı verilir. Gene böyle değişik biçimde bir muhavere türüne “Vuruşmalı Muhavere” adını verebiliriz. Bu muhavere türünde her sözün sonunda Hacıvat ile Karagöz birbirlerine vururlar. Örneğin “Salıncak” oyununun başındaki muhaverede Karagöz ile Hacıvat birbirlerine karşılıklı kemleyici, sövücü sözler söylerken bir yandan birbirlerine vururlar. “meyhane” oyununun başında ise Hacıvat övücü sözler söyleyip vurur. Karagöz ise sövücü ya da Hacıvat’ın söylediği övücü sözleri andıran ancak saçma sapan sözden sonra vurur. Bir de “Ham Hum Şaralop” muhaveresi vardır. Bunda Karagöz Hacıvat’ın her söylediği sözü ya ham hum ya da şaralop diye yanıtlar.

Bir de ara muhaveresi vardır, bu fasıla başlamadan evvel muhavereyi uzatmak için bir ek muhaveredir. Konu bakımından bu da fasıldan bağımsızdır, bununla beraber bu muhavereye üç, dört kişi katıldığı olur. İşte bazı ara muhavere örnekleri: “Mandıra” oyunundaki ara muhavere Çelebi, Hacıvat ve Karagöz arasında geçer. Karagöz Çelebi’nin giyimine takılır. Hacıvat Çelebi’yi Karagöz’e tanıtır.Karagöz ile Çelebi yalan söyleme oyunu oynarlar karagöz kazanır. “Kırgınlar” adlı oyunda ise Karagöz, Hacıvat ve Karagöz’ün karısı arasında geçen açılış muhaveresinden sonra gelen ara muhaveresi, Arap köle, Hacıvat ve Karagöz arasında geçer. Arap köleyi satmak Karagöz’e düşer. Arap “kaç okka öldün?” diyerek Karagöz’ü döver. Karagöz de bunun acısını Hacıvat’tan çıkarır. Sonunda Arap köle hem Hacıvat’a hem Karagöz’e vurur. “Tahmis” adlı oyunda ise Karagöz, Hacıvat ve Karagöz’ün karısı arasındaki açılış muhaveresinden sonra Acem gelir. Karagöz ile Acem karşılıklı şiir okurlar.Acemin Ahu’suna karşılık Karagöz önce leylek sonra bir merkep getirir. Bu konuşmalara arada bir Karagöz’ün karısı da karışır. Karagöz’ün eşeği ikiye bölünür, kenetçi eşeğin iki parçasını birbirine yapıştırır, fakat ters yapıştırır. Burada muhavereye katılanların sayısı beşi bulmaktadır. “Bursalı Leyla”da açılış muhaveresinden sonra iki ara muhaveresi gelir. Bunların birincisi Ermeni ile Karagöz arasında, ikincisi Kayserili ile Karagöz arasında söyleşmedir. Gerek Ermeni gerek Kayserili Karagöz’den alacaklarını isterler. “Meyhane” adlı oyunda açılış muhaveresinden sonra Hacıvat, Laz, Karagöz ve arada Karagöz’ün karısının da arada sırada karıştığı bir ara muhaveresi vardır. “Kanlı Nigar” adlı oyunda da bir ara muhaveresi vardır. Bunda Karagöz aç dedikçe karısı çocuğa ninni ile beraber kapıyı açmayacağını söyler, çekişirler.

Buraya kadar görülen daha çok alışılmış muhavere biçimlerinin dışında kalan muhaverelerdir. Alışılagelen muhavere türlerini konularına göre bazı ayırmalara uydurabiliriz. Ancak hemen baştan söylemek gerekir ki, bütün bu muhaverelerde ortak nokta muhaverenin yanlış anlamalarla gelişmesidir. Bir muhavere türünde, Hacıvat bilgisini ortaya döker, bir konuyla ilintili bir takım kelimeleri, terimleri sayar döker. Karagöz’de bunlara yanlış anlamlar verir. Örneğin “Musikî” diye adlandırabileceğimiz muhaverede hacıvat musikî üzerine makam, usül adları gibi bir takım teknik terimleri sıralar. “Dört işlem” adını verebileceğimiz bir muhaverede Hacıvat önce malların, toprakların yönetimiyle ilgili terimleri, daha sonra da toplama, çıkarma, çarpma ve bölme üzerine sorular sorar. Bir muhaverede de Hacıvat İstanbul’un belli başlı bölgelerinin, yerlerin adlarını sayar. “Okul ve eğitim” adını verebileceğimiz bir başka muhavere de ise Hacıvat, Karagöz’ü okuduğu derslerden sınayarak onun bilgisizliğini ortaya koyar. “Tımarhane” adlı oyundaki muhaverede de Hacıvat Karagöz’ün bilgisizliğini yoklar. “Meyhane” adlı oyunun muhaveresi de Karagöz’ün çocuğunun görgü eksikliği üzerinedir. Bir muhaverede de Hacıvat Karagöz’ün babasının öldüğünü söylemesi üzerine hastalıkla ilintili deyimleri sayar döker, sonra da miras üzerine sorular sorar. “Cambazlar” oyununun sonuna gelen bir muhaverede de Hacıvat Karagöz’e cambazlık terimlerini sıralar. “Kayık” oyununun muhaveresinde de Hacıvat denizcilik terimlerindeki bilgisini gösterir. Sünnet oyununun muhaveresinde de Hacıvat oyun adlarını sorar.

Bir muhavere konusu da Hacıvat ile Karagöz arasında bir yarışma, yenişme biçiminde gelişir. Bunda daha çok bir oyun oynanır. “Sahte Gelin” adlı oyunun muhaveresinde “Masana” oyunu gibi. Bir başka muhavere de sonu “hane” ile biten kelimeleri sıralarlar. Karagöz bazen zorluk çeker, her buluşta birbirlerine vururlar. Bir muhavere de yarışma, şiir söyleme, tanzir ve benzek yoluyla yapılır. Hacıvat’ın söylediği beyit ya da dörtlüğün tartım, uyak biçimi bakımından benzerini fakat anlamsız bir karşılığını Karagöz söyler. Yarışmalı muhaverelerden birisi de bilmece, bulmaca sormaya dayanır. Bir başkası da yalan söylemece yarışmasıdır.

Bir muhavere konusu da tıpkı Ortaoyunu tekerlemelerinde olduğu gibi önce olmayacak bir bir olay gerçekmiş gibi anlatılır, sonra bunun bir düş olduğu anlaşılır. Hayâlî Küçük Ali’nin “Karagöz dans salonunda” adıyla yayınladığı oyunda Karagöz Hacıvat’la bir kahveye gittiğini, içtiklerini ödeyecek parası olmadığını, kahve kutusuna saklandığını, oradan cezvede pişirildiğini ve kahve olup kendisini bir tiryakinin içtiğini, onun midesine gittiğini ve kusuncada dışarı çıktığını anlattıktan sonra hepsinin bir düş olduğunu açıklar. “Ortaklar” oyununun muhaveresinde Hacıvat iki güzel kadına rastlamıştır, arkalarından gidip yerlerini öğrendikten sonra onların evine gider, eğlenir, kadınlarla yiyip içip eğlendikten sonra yatak odasına gider, sonra yataktan düşer, sonunda düş olduğunu söyler. Bir başka muhaverede karagöz yangın seyretmek üzere minareye çıkar, bir deli de arkasından gelir ve Karagöz’ü minareden aşağı atar, oysa kahvede uyuya kalmıştır. Bu muhaverenin ikinci yarısında Karagöz olmuş bir olayı anlatır. Oğluyla gezmeye gitmiştir, bir kadının ardına düşer, evine kadar izler, sonunda kadın peçesini açınca kendi karısı olduğunu görür.

Belli bir konu çevresinde toplanabilen muhaverelerin yanı sıra belli bir konu türüne girmeyecek olan muhaverelerde vardır. “Çamaşır ipi” adı verilen bir muhaverede Karagöz, Hacıvat ile ipte sallanırken konuşur. Bir başka muhaverede Hacıvat Karagöz’ü kimin doğurduğunu sorar, bütün ailesini Karagöz doğurmuştur, ve her birinin adı için bir sebze adı bulup yakıştırır. “Hayır hiç” adı verilen bir bir muhaverede Hacıvat yalandan hasta olan Karagöz için sözde yiyecek, öteberi alırmış gibi yapıp onu aldatıyor ve “Hayır hiç” diyor. Karagöz bunun acısını çıkarmak için satıcı olur, Hacıvat gene “hayır hiç” der. Karagöz durumu hep gidip karısına anlatır, karısı Karagöz’e kelimeleri hecelettirir. Bir muhaverede Hacıvat ile Karagöz helva üzerine konuşur, bu muhaverenin sonunda Karagöz’ün karısı Karagöz’e eve alacağı öteberiyi sayıp döker. Bir muhavere de “Aklını ne yaptın” sorusu üzerine çeşitlemeler yapılır. “Turşu” adını verebileceğimiz muhaverede de Hacıvat kendi karısını övüp, Karagöz’ün karısını kötüler, karıları hamama gitmişlerdir, hamamda turşu yiyişleri üzerine bir söyleşmedir. “Zurna” adını taşıyan bir muhaverede de ipe sapa gelmez bir takım sözlerden sonra Karagöz zurna çalar ve bunun üzerine konuşulur. Bir muhaverede de Karagöz kuyuya soğusun diye sarkıtılan dolmaları yemek için kuyuya düşmüş gibi yaparak kuyuya iner. Sonra ailesi ile gezintiye gidecektir. Hacıvat’ da gitmek ister.

Metin And Türk Folklor Araştırmaları Dergisi No:188 İstanbul Mart 1963

MAKALELER SAYFASINA GERİ DÖN